Gerçek değişmez, azalmaz, artmaz, şekil değiştirmez. Eğer bir şey değişiyorsa, şekil değiştiriyorsa, kayboluyorsa GERÇEK değildir.
Aynı duygular gibi.
Bugün üzgünsün, yarın mutlu. Bugün seviyorsun, yarın varlığına tahammül edemiyorsun. Yani GERÇEK DEĞİL DUYGULARIN.
Duygular bu kadar değişken ve gerçek değil iken, senin duygularını saklamandaki bu çaba neden?
Neden ağzın dolu dolu SENİ SEVİYORUM, diyemiyorsun?
Neden ÖZLEDİM, diyemiyorsun?
KALBİM KIRILDI diyemiyorsun?
Neden sürekli rol yapıyoruz? Kendimize biçtiğimiz bir rolümüz var ve o rolün karakterinin sahip olması gereken haller var. Mesela güçlü olmalı, ağlamamalı, sevgisini belli etmemeli, özlemiyle başa çıkmalı. Kendi kendine yarattığın bu karakteri o kadar gerçek sanıyorsun ki onu tüm bu kurallarına harfi harfine uyuyorsun. Ağlamak geliyorken içinden, kendini tutuyorsun. Aslında onu çok özlemişken, belki şımarmasın diye, belki anlayamadığım başka bir sebepten sımsıkı sarılmıyorsun. Gurur duyuyorsun, belli etmiyorsun.
Oysa içinde tuttuğun her duygu aynı çöp gibi zamanla içinde çürüyor ve seni de çürütmeye başlıyor. Duygu anda geçerli. Kullandın kullandın; kullanmadın ÇÖP. Oysa sadece şuan hissettiğin duyguna izin ver gitsin. SENİ SEVİYORUM de. ÇOK ÖFKELİYİM; GÖZÜME GÖZÜKME de. Yaşa duygunu ve akıp gitmesini izle. O gittiğinde yerine daha iyisi gelsin.
Aynı su gibi. Nasıl ki duran su yosun bağlar, pislenir, bakteri üretir. Oysa akan su pırıl pırıldır. Aktığı yere sağlık, bereket götürür. Bırak duyguların aksın. Aksın ki sana sağlık, enerji, yaşam sevinci getirsin.
Ve inanma duygulara. SENİ SEVİYORUM diyen insan, bil ki seni şuan seviyor; geleceğe yad etme bunu. Anda kal.
Sana öfkeli ise, bekle bu öfke şimdilik. Yarın bitecek. Baktın bitmiyor, uzak dur ondan. Bu kadar büyük yalanlara kendini inandırmış birini uyandıramazsın andaki güzelliklere.( çok önyargılı oldu)
Sen şuandan sorumlusun. Tadını çıkar.
SENİ SEVİYORUM (şimdilik 🙂 )