Acı sever misiniz?

Mideye zarar vermeyen acıdan ama. Tabağınızdaki kebap acı diye yüzünüzü büzdüğünüzde Urfa’dakiler size “mideye zarar vermez ama” diyorlar.

Urfa yemekleri dışında yüzyıllık acıları topraklarında barındırmış bir şehir olduğundan sanırım yemekteki acıdan o yüzden pek etkilenmiyorlar.

Garip bir dinginliği var şehrin. Kendine has bir rahatlığı ve güveni var. Hem geçmiş, hem gelecek hem de şuan var. Şehrin ortasında durup gözlerini kapadığında insanoğlunun varoluşundan bu zamana yaşadığı her anı iliklerine kadar hissedebileceğin bir enerjisi var.

Benim gibi tepelerin kıyıya paralel uzandığı bir şehirden geliyorsan, uçsuz bucaksız Urfa düzlüğünü seyretmekten kendini alamıyorsun. Fark ettim ki ben dağların varlığına o kadar güvenmişim ki bu kadar düz bir alanda olmak kendimi savunmasız hissettirtti bana. O an çok sevdiğim bir Mucizeler Kursu dersi aklıma geldi “güvenliğim savunmasızlığımdadır”

Butik bir otel olsun istedik biz. Hani dizilerdeki konaklar var ya taştan, yok mu öyle yerler dedik. Rehberimiz tam istediğimiz gibi bir butik otel ayarladı. Ama o tarz bir otelde konaklamak istemiyorsanız 5 yıldızlı lüks otellerde mevcut.

Kaldığımız oteldeki taş yapı, yüksek tavanlar, havuzlu avlu tabi ki hepimizi bir aşiret dizisi havasına sokmadı değil. Hele bir de nasip oldu sıra gecesine katıldık, değmeyin keyfimize.

Sıra geceleri eskiden halkın bir araya gelmek için yaptığı sosyalleşme toplantıları imiş. Uzun akşamlarda arkadaş gurupları sıra ile birbirinin evinde toplanırmış. Zengin fakir ayrımı olmasın diye de ikramlıkların kuralları varmış. Hatta Kurtuluş Savaşı’nda Urfa’dan gelen desteğin kararı bile sıra gecelerinde alınmış. İlerleyen zamanlarda sıra gecelerine müzik de eklenmiş. Bizim katıldığımız son dönem müzikli bol ikramlı sıra gecesindendi. Hepimiz dişi olduğumuzdan bize çok güzel bir köşe hazırlamışlardı ki eskiden sıra gecelerinde kadınlar da olmazmış.

Bize hazırlanan köşeye kuruldum. Erkekler hizmet ediyor, erkekler şarkı söylüyor, erkekler oynuyor.

Yüzyıllık hizmet eden kadın- hizmet alan erkek döngüsünü kırdığım ve kendimi ağa gibi hissettiğim çok keyifli saatler geçirdim. Muhakkak bir sıra gecesine katılmalı ve bu hizmetin tadına varmalısınız.

Peki Urfa’da nerelere gidilir? Urfa’da her santimetre kareyi gezmeniz gerekir. Göbekli Tepe, Halfeti, Harran Ovası, Balıklı Göl, Kale bir rehberle gezin muhakkak ve anlatılan tarihi iliklerinizde hissedin ama bir ara da ortadan kaybolup ara sokaklarda dolanın. Bir müddet sonra İtalya’nın bir kasabasında mı geziyorsun, İspanya’da bir köyde misin anlayamıyorsun. Birbirine bu kadar uzak coğrafların rüzgarlarını bu sokaklarda hissetmek insanı şaşırtıyor. Ama şaşırmaları Göbekli Tepe’yi gezerken bulunan kalıntıların Urfa’ya binlerce kilometre uzakta olan başka mediniyetlerle nasıl örtüştüğünü gördüğünüzde yaşıyorsunuz. Göbekli Tepe o kadar çok gizemle dolu ki bir müddet sonra beyniniz mantıksal teorimler üretmeyi bırakıp duruyor ve olanı olduğu gibi kabul ediyor.

Hele o müzeler gerçek birer hazine. Çok fazla müze gezen biri olarak söylüyorum ki Urfa’daki müzeler gerçekten Türkiye standartlarının üzerinde müzeler. En kısa zamanda ergen olan çocuklarımı da alıp geleceğim ve müzelerde bir tam gün geçirteceğim.

Sokaklarında çok rahatlıkla dolanabileceğiniz, misafirpervelik konusunda çok ileri düzeyde olan bu şehri bir de kendi gözlerinizle görün, kendi elleriniz ile dokunarak hissedin ve kendi nefesiniz ile özümseyin.

Bilgen,themelek

Not: Acente ve rehber tavsiyesi isterseniz önerebileceğim kişiler mevcut