Ne çok insan tanıdım.

Küçüktük, ortaokul sıralarında itişip kakıştık. Biraz büyüdük, kimimiz gitar çalmayı öğrendi MFÖ şarkılarına eşlik ettik. Bir kişilik oturtmaya çalıştık kendimize. Gelecek kaygısı duyduk. Anlaşılamadığımızı düşündük. Tüm dünyadan nefret ettik. ÖSS paniği yaşadık, ÖYS kapısında okunmuş pirincimizi, çikolatamızı paylaştık. Kapağı üniversiteye attık. Artık özgürdük ama küçük şehrin insanıyız biz, İstanbul’da bile hep aynı caddede yürüdük.

Birimiz saçını uzattı, biri sakalını. Önceleri yakantop oynadığım çocuklar adam oldu, sağ oldu, sol oldu, aşık oldu. Bizim belimiz inceldi, onların sesi kalınlaştı. Endişelerimiz daha bir arttı. Değişik arkadaşlarımız oldu başka başka. Büyüdüğümüzü seyrettik birbirimizin. Başka insanların elini tutuşumuzu seyrettik. Dağılışımızı seyrettik. “bundan adam olmaz, sapıttı iyice” dedik kimileri için. Özgürdük, ruhumuz özgürdü, yaşamaya açtık, toyduk. Birbirimizi sarhoş gördük, kusarken gördük, rezil olurken gördük. Sabahlara kadar bangır bangır müzik eşliğinde kendimizden geçtik.

Saklambaç oynadığımız adamlarla king oynar olduk, okeyde tek taşa kaldık. Bu düzenin kölesi olmama kararı aldık, çarkların altında ezilmeyecektik, bizlerin birilerinin yanında çalışması Türkiye için kayıp olurdu.

Sonra bi kısmımız askere gitti biran evvel sisteme katılmak için, bir kısmımız evlendi, bir kısmımız devam etti okumaya, bir kısmımız işe girdi. Sabah sekiz akşam beş çalışır oldu. Maaşı denkleştirme sıkıntısı başladı yada artan maaşla b tipi likit fon alma derdi. Sohbetler hiç bitmedi, sadece içeriği değişti. Eskiden hocalardan yeni açılan barlardan bahsederken, artık yeni oluşturulan projeden yada şirketlerin yatırım kararlarından bahseder olduk. Yazları birbirimizin düğününde ne takacağımız telaşı başladı.

Sonra çocuklarımız oldu, kredi borçlarımız oldu, yatırım hesaplarımız oldu.

Eskiden Taksim’in ortasında bağıra bağıra şarkı söylediğim adamlar şimdiki gençlikle ilgili ahkam kesiyorlar. Haydi bu haftasonu kopalım dediğimizde hepimizin ortak görüşü sohbet edip, iki kadeh içeceğimiz müziğin kısık olduğu mekanlar oluyor.

Ey benim saklambaç oynadığım, MFÖ ile ağladığım, finallere çalışmak yerine okeye döndüğüm arkadaşlarım, büyüdük mü biz? Peki diyelim biz büyüdük, peki benim içimdeki bu 19 yaşındaki kız neden hala büyümüyor? Neden hala kendimi babasının küçük kızı sanıyorum? Saat dokuz buçukta yatırdığım çocuklarıma kola, şeker, cips vermemek için katı kurallar koyan bir anneyken, neden yorulduğumda hala babamın omzunda uyumak istiyorum?

Biz büyüdük mü cidden?

Bilgen,thebigboss