Gece yarısını geçiyordu yorgunluğumu biraz olsun atıp, bavulun başına çöktüğümde.

Kırmızı bavulla bir müddet bakıştıktan sonra, artık tatilin bitişinin kabullenerek, canını acıtmadan açtım fermuarı.

Kirlileri ayırdım. En dipte havlularım vardı. Havluları çıkardım. Hâlâ deniz, kum ve güneş yağı kokuyordu.

Derin derin kokladım havluları. Gözlerimi kapadım ve kumsalı hayal ettim. Güneşin beni nasıl ısıttığını, fonda çalan “eşarbını yan bağlama” türküsünü, dalgaların sesini, ılık denizi, yamaçtaki o güzel evleri hayal ettim. Gece tenimizi yalayan ılık rüzgârı, denize vuran ışıkların dansına eşlik eden ayın pırıltısını seyrederek yenen akşam yemeklerini, 18 lik gençler gibi bir diskoya gidip de oynayamayışımızı ve nasıl da huzurlu olduğumu hayal ettim.

Havluları makineye attım, makinenin kapağını kapattım ve tüm o hayalleri benden alacak olan deterjan ve yumuşatıcıyı koydum. Makineyi çalıştırdım.

Makine havluları döndürerek yıkadı.

Tatil bitti.

Bilgen,son6gün